top of page
Yazarın fotoğrafıReha Kuldaşlı

Çeviri | Emanuel Swedenborg’un Rüya Günlükleri, 10-11 Nisan 1744

Çeviren: Reha Kuldaşlı


[94] Aşağıda, pek çok kişinin bulunduğu bir odaya geldiğimde, sadece siyahlara bürünmüş fakat kötü niyetli olmayan bir kadın gördüm; uzaktaki bir odaya doğru yürüdü, eliyle bana kapıyı işaret etse de onunla gitmek istemedim. Sonra dışarı çıktığımda, arka tarafımı bütünüyle kaplayan bir heyula tarafından birkaç kez durduruldum, nihayet kayboldu.


[95] Dışarı çıktığımda aynı şeyi yapan çirkin bir heyula geldi; çirkin bir ihtiyardı. Sonunda ondan kaçtım. Önceki gün, kendimi bütünüyle değersiz görüp hayatım boyunca dayanamayacağımı düşünmüştüm; yine de Tanrı’nın her şeye kadir olduğuna ve O’nun kudretiyle muvaffak olunacağına güvendim. Buna rağmen, bende, Tanrı’nın bana takdirince tasarruf etmesi için O’nun inayetine gereğince teslim olmamı engelleyen bir şey vardı.


[96] Dışarı çıktığım zaman bir koridorda oturan pek çok kişi gördüm. Bir anda çatıdan muazzam kuvvetli bir akıntı dökülmeye başladı, öyle güçlüydü ki önüne kattığı her şeyi yıkıp geçti. Suyun girmemesi için açıklığı kapatmaya çalışanlar vardı; başkaları sudan kaçmaya, ötekiler de damlalar halinde suyu yaymaya çalışıyordu. Biri, koridorun dışından aksın diye suyun yönünü değiştirmeye çalıştı. Kanımca bu, bedene ve düşüncelere akan Kutsal Ruh’un kudretini ifade ediyordu; onu kısmen engelledim, kısmen yolundan çekildim ve kısmen başka bir yöne çevirdim. Zira oradaki insanlar benim kendi düşüncelerimi ve irademi simgeliyor.


[97] Sonra oradan çıktım ve düşüncelerimde, adeta merkezden çevreye doğru ilerleyen bir şeyi ölçüp parçalara bölmeye başladım. Ardından parlak bir semavi ışık belirdiği için bana cennet gibi göründü: Bunun hakkında gerçekten düşünmem gerekebilir fakat henüz kesin olduğunu söylemeye cüret edemiyorum, zira gerçekleşecek bir şeye işaret ediyor.


[98] İlk istilada İsa’ya yakarıp yardımını istediğimde bu hâl yok oldu; ellerimi başımın altında birleştirdikten sonra da tekrarlanmadı. Buna rağmen, uyandığımda titriyordum ve arada sırada nereden geldiğini bilmediğim hafif bir ses duyuyordum.


[99] Sonra, uyanıkken, bunun bir kuruntu olup olmayabileceğini düşünmeye başladım. O anda, imanımın sarsıldığını fark etmemle birlikte, ellerimi birleştirip imanımın kuvvetlendirilmesi için dua ettim ki bu da hemen oldu. Ayrıca, başkalarından daha değerli olduğuma dair düşüncelere kapıldım fakat aynı şekilde dua ettiğimde bu da hemen geçti. Bu denli açık bir şekilde tecrübe eden benim başıma geldiği gibi, Tanrı bir kişiden elini biraz olsun çekse o kişi doğru yoldan ve hatta imandan çıkar.


[100] Bu gece on bir saat kadar uyudum ve tüm sabah boyunca kendi içimde her zamanki neşeli halimdeydim. Yine de içimde bir sızı vardı ki bunun Kutsal Ruh’un kudretinden ve benim kendi değersizliğimden ileri geldiğini sanıyorum. Bir müddet sonra, Tanrı’nın yardımıyla şu düşüncelere eriştim: İnsan, Tanrı’nın takdir ettiği her şeye Tanrı’dan geldiği için razı gelmeli, her şeyi bizim hayrımıza çekip çevirenin Tanrı’nın inayeti olduğu itikadını Tanrı’dan işittiği zaman Kutsal Ruh’a karşı gelmemelidir. Biz O’na ait olduğumuz için kendisine ait olanla ne yapsa razı olmak lazım gelir. Yine de hiçbir şekilde elimizde olmadığından, bunun için Tanrı’ya dua etmeliyiz.


[101] Sonra, bu itibarla bana inayetini bahşetti. Biraz bunun üzerinde düşünüp neden böyle olduğunu bilmek istedim, lâkin günahtı. Fikirlerin o istikamete gitmemesi gerekir, fikirlere hâkim olma kuvveti için Rabbimize dua etmem gerek. Öyle takdir etmesi yeter. Her şeyde O’na niyaz etmeli, dua etmeli, şükretmeli ve tevazu içinde kendi değersizliğimizi kabul etmeliyiz.


[102] Bedenim ve düşüncelerim hâlâ zayıf, zira kendi değersizliğimden, sefil bir mahluk olduğumdan başka bir şey bilmiyorum. Bu bana ıstırap veriyor; bu sayede, bana bahşedilen inayeti hiç hak etmediğimi idrak ediyorum.


[103] Ayrıca, bir şey daha gördüm: Orada oturan bir adam, sel olup akan suyun aktığı istikametten kaçmaya çalışırken, akan su adamın kıyafetlerini yırttı. Orada benim de üstüme bir damla sıçramış olabilir ki çok sertti. Ya akıntının tamamı bana erseydi ne olurdu? Bunun üzerine, şunu düstur edindim:


Tanrı’nın dediği olur; ben Seninim, kendimin değil.

Tanrı buna inayet etsin, zira benim değil.


[104] Anladım ki Kutsal Ruh bir kişinin günahlarının bağışlanacağını temin etse ve o kişi Tanrı’nın inayetinde olduğunu ümit edip bundan emin olsa dahi ruhsal ıstırap içinde olabilir. Bu … [son iki sözcük silinmiş].




 

Kaynak: Emanuel Swedenborg's Journal of Dreams and Spiritual Experiences, çev. C. Th. Odhner. Pennsylvania: 1918

655 görüntüleme

Comments


bottom of page