top of page
Yazarın fotoğrafıReha Kuldaşlı

Ruhun İtirafları: Eski Mısır’da Masumiyet ve Ölümsüzlük

“Negatif İtiraflar” olarak da adlandırılan beyanlar, Eski Mısır’ın “Ölüler Kitabı”[1] adıyla bilinen cenaze metinlerindeki Ani Papirüsü’nde geçen, Thebes şehrinden Ani’nin öldükten sonra yargılanmasını ve ölümsüzlüğe (cennete gitmeye) hak kazanmak için tanrılar önünde masumiyetini kanıtlama çabasını anlatan metindir. M.Ö. 1250 civarında yazıldığı düşünülmektedir. Bu metnin “Negatif İtiraflar” olarak adlandırılmasının nedeni, ölen kişinin “yapmadım, etmedim” diyerek masumiyetini kanıtlamaya çalışmasıdır. Ancak metnin bağlamını daha iyi anlamak adına, Negatif İtirafları değerlendirmeden önce Eski Mısır inancında ölüm ve yargılamanın nasıl anlaşıldığına bakalım.



Eski Mısır’da fiziksel yaşamın, hakiki yaşam olan ölümden sonraki yaşama bir hazırlık olarak görüldüğü söylenebilir. Bu nedenle Mısırlılar, ölümden sonra ruhun uyanışı, ölüler diyarında yolunu bulması ve tanrıların yanına (ölümsüz yaşama) doğru şekilde ulaşması için son derece karmaşık büyüler, dualar, başta mumyalama olmak üzere çeşitli cenaze pratikleri ve çok zengin bir mitoloji geliştirmişlerdir. Bu zengin mitolojinin en önemli noktalarından biri ve asıl amacı, ölünün Osiris’in Mahkemesi’nden geçmesidir. Dolayısıyla ölü için ne kadar ayrıntılı talimatlar hazırlanırsa ve ihtiyaç duyabileceği nesneler mezarına konup yolculuğu kolaylaştırılırsa yolunu bulması o kadar kolaylaşır ki Eski Mısırlıların mezarları yazıtlar ve hazinelerle doldurmalarının başlıca nedenlerinden biri budur.


Eski Mısır inancına göre ölen kişi, uygun şekilde gömüldükten sonra tanrı Anubis tarafından uyandırılarak Osiris’in Mahkemesi’ne çıkarılır. Ölüler Kralı Osiris, Mısır’ın her biri “Nom” adı verilen 42 bölgesini temsil eden 42 tanrının huzurunda, ölünün kalbini Adalet Tanrıçası Maat’ın beyaz tüyüyle tartar ve Tanrıların Katibi Thoth da bu yargılamayı kayda geçrir. Kalbin tartılmasının nedeni, Eski Mısırlıların karakter, kişilik, zeka gibi özelliklerin kalpte bulunduğuna inanmasıdır: Bir anlamda kalp, insanın tinselliğini temsil eder. Osiris’in altın terazisinin bir kefesinde ölünün kalbi, diğer kefesinde de Maat’in tüyü vardır; yani bir anlamda ölü, sonsuz yaşama hak kazanabilmek için kalbinin tüyden hafif olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu zorlu yargılama esnasında, ölen kişi, 42 tanrının her birinin önünde durarak bir itirafta bulunur ve tartılması için kalbini sunar; o itiraflarda bulunurken altın terazinin dengesi izlenir.


Ruhun 42 itirafı ölen kişiye göre bazı değişiklikler gösterse de (örneğin cinsiyetine göre değişiklik gösterebilir) bu sayıya riayet edilmiştir. En yaygın bilinen itiraflar aşağıdaki gibidir:[2]


1. Günah işlemedim.

2. Güç kullanarak hırsızlık yapmadım.

3. Çalmadım.

4. Kadınları ve erkekleri öldürmedim.

5. Buğday çalmadım.

6. Sunuları çalmadım.

7. Tanrı’nın mülkünü çalmadım.

8. Yalan söylemedim.

9. Yiyecek aşırmadım.

10. Küfretmedim.

11. Zina yapmadım.

12. Kimseyi ağlatmadım.

13. Kalp yemedim.

14. Kimseye saldırmadım.

15. Hilebaz değilim.

16. Ekili arazi çalmadım.

17. Kimseyi gizlice dinlemedim.

18. Kimseye iftira atmadım.

19. Nedensiz öfkelenmedim.

20. Kimsenin eşini ahlaksızlığa sürüklemedim.

21. Başkalarının eşlerini yoldan saptırmadım.

22. Kendimi kirletmedim.

23. Kimseyi korkutmadım.

24. Yasayı ihlal etmedim.

25. Öfkelenmedim.

26. Kulaklarımı hakikat sözlerine kapatmadım.

27. Kutsallığa saygısızlık etmedim.

28. Şiddet uygulayan biri değilim.

29. Kavgaları kızıştırmadım.

30. Gereksiz aceleyle davranmadım.

31. Başkalarının işlerine burnumu sokmadım.

32. Konuşurken lafı dolandırmadım.

33. Kimseye yanlış yapmadım, kötülük etmedim.

34. Krala karşı büyücülük yapmadım.

35. Komşumun akan suyunu kesmedim.

36. Sesimi yükseltmedim.

37. Tanrıya küfretmedim.

38. Kibirle hareket etmedim.

39. Tanrıların ekmeğini çalmadım.

40. Ölülerin ruhlarından khenfu[3]çalmadım.

41. Çocuğun elinden ekmeğini almadım, kentimin tanrısını aşağılamadım.

42. Tanrıya ait sığırları katletmedim.



Bazıları zorlu itiraflar değil mi? Ancak bunların bazılarının başına “haksız yere” ifadesini getirmek mümkündür zira adaletin terazisini izleyen Osiris, haklı yere sesini yükselten birini mahkum etmez. Örneğin aynı durum 25. İtiraf için de geçerlidir ([Haksız yere] öfkelenmedim). Ayrıca, mitin genel kurgusunu göz önüne alırsak haklı bir eylemde bulunan birinin vicdanı rahat olacağından dolayı kalbinin ağırlaşmaması da beklenebilir. Bu itiraflarda bulunduktan sonra kalbi tüyden ağır basmayan ölünün ruhu, Osiris’in ruhuna katılarak (adı Osiris’le birlikte anılır, ör. “Osiris Ani”) tanrıların yanında sonsuz ve mutlu bir yaşam sürmeye hak kazanır, bu dünyanın sınavını başarıyla geçmiştir. Daha sonraki dinlerde dünyanın “sınav yeri” olarak görülmesi inancının köklerinin burada bulunduğu da söylenebilir belki.


Pekala, kalbi tüyden ağır basanlara, sınavı geçemeyenlere ne olur? Eski Mısır’da bizim anladığımız şekilde bir “cehennem” veya sonsuz ıstırap yeri yoktur. Dolayısıyla masumiyetini kanıtlayamayanların ruhları canavar Amut tarafından yenir ve orada sona ererler. Timsah başlı, domuz vücutlu canavar Amut, bir yoruma göre[4] maddi dünyayı sembolize etmektedir; yani sonsuz yaşama hak kazanamayanların ruhları da bedenleri gibi dağılarak maddeye geri döner. 


 

[1] The Egyptian Book of the Dead(2008). Çev. E. A. Wallis Budge. New York: Penguin Classics [2] Çeviri tarafıma aittir. Metni ayrıntıya boğmamak adına her itirafın başındaki selamlama kısmını çıkarmayı uygun gördüm. [3] Ölülere sunulan ekmek benzeri yiyecek. [4] Bkz. Manly P. Hall, The Soul in Egyptian Metaphysics and the Book of the Dead.


Comments


bottom of page