top of page
Yazarın fotoğrafıReha Kuldaşlı

Dirilerin hayaletleri

Gerçekliğin giderek zayıflamasına, kendisinin bir tür imge-parodisine dönüşmesine rağmen bugünün problemi karşılık talep eden bir yoksunluk değil, karşılıksız bir fazlalık gibi görünüyor. Hiçbir şeyin eksilmediği, imgenin her daim erişilebilirliğinde ne unutulup ne de hatırlandığı bu delirtici fazlalıktan nasıl kurtulacağız? Bu fazlalıkta ölenler dahi eksilmiyor: Ölenlerin sosyal medya profilleri, ölünün gıyabında varlığı her yerden fışkırıyor. Bu fazlalık ölümün temsilini dahi ele geçirip tersine çevirdi: Gümüş balığı sürüleri gibi ışıldayarak dolaşan dirilerin imge-hayaletleri, ölülerin hayalet-imgelerine musallat oluyor.


Ölümün haklı bir unutuluşu dahi bahşetmekten aciz kaldığı yerde yaşam da ölüme yaklaşır. Aslında bu işlevi, ölümle yaşam arasına yerleşen tampon bölge, imge dünyası yerine getiriyor. Ölümle yaşam arasındaki çizgi imgenin dolayımında silikleşirken bu birleşme hakikaten ölümün hesabına yazılır; zira narin olan yaşamdır. "Ölüm yoksa yaşam da yoktur" demeye gerek dahi yok, ölüm yokken sadece ölüm vardır.


Ölümün izini varlıkta tutmaya çalışarak silmek için saptığımız yollar tersine çıkıyor; yaşamı kendi parodisine indirgeyip ölüme teslim ediyoruz.

110 görüntüleme

Commentaires


bottom of page