top of page
Yazarın fotoğrafıReha Kuldaşlı

Çeviri | Pseudo-Dionysius Areopagite: Mistik Teoloji, I. Bölüm

Çeviren: Reha Kuldaşlı


İlahi Olan Nedir? Zulmet.


Tüm Varlığı, İlahlığı ve İyiliği aşan Teslis! İlahi hikmetinle Hristiyanlara öğreten, Sen! Karanlıklarının yoğunluğuyla aydınlığı gölgede bırakan İlahi Hakikatin sade, mutlak ve değişmez gizemlerinin, gizli Sükutun baş döndüren müphemliğinde gizlendiği, güzelliği aşan görkemin elle tutulmaz, gözle gözle görülmez parlaklığıyla körleşmiş akıllarımızı ezdiği, Işığı ve hatta bilgiyi aşan gizemli irfanın en yücesine çıkar bizi! Böyledir duam; sana da tavsiyem, sevgili Timothy, mistik tefekkürün en ciddi halinde duyularını, aklın faaliyetlerini, duyuların ve aklın algılayabileceği her şeyi ve bu hiçlik yahut varlık dünyasındaki her şeyi geride bırak; idrakini uykuya yatırdıktan sonra ne varlığın ne de idrakin kapsayabileceği O’nunla (gidebileceğin en uzak noktaya kadar) bir olmaya gayret et. Zira kendini ve her şeyi durmadan ve mutlak surette reddettiğinde, saflık halinde, her şeyden kurtulup serbest kalacaksın; bu sayede, varoluşun tamamını aşan ilahi Karanlığın Huzmesine doğru yükseltileceksin.


Bu meseleleri yola kabul edilmemiş olanlara[1], yani insana özgü düşüncelerin nesnelerine tutunup bunların ötesinde, özden üstün[2] bir gerçekliği tahayyül edemeyenlere ve Karanlığı kendisinin saklı yurdu kılan O’nu insana özgü idrakle bildiklerini zannedenlere açıklama. Üstelik, İlahi Kabul[3] bu kimselerden uzakken bu hususta daha da aciz olanlara; her şeyin Aşkın Sebebinin, bu hakikatin cehlinde hevesle uydurdukları tanrıtanımaz sanrılardan herhangi bir bakımdan üstün olduğunu reddedip bu Aşkın Sebebi varlığın en düşük kademesinden devşirilen niteliklerle açıklayanlara ne demeli? O ki (evrensel Sebep olarak) evrenin tüm müspet niteliklerini haizken hepsine aşkın olduğundan, daha dar bir anlamda bu nitelikleri haiz değildir; dolayısıyla, tüm müspet ve menfi ayrımların ötesinde olarak her türlü muhtaçlıktan önce ve üstün gelmesi itibarıyla, bu nitelikleri haiz olduğunu onaylamak ile reddetmek arasında çelişki yoktur, öyle mi?


En azından, mübarek Bartholomeos böyle öğretir. İlahî İlmin konusunun hem uçsuz bucaksız hem de nokta kadar küçük olduğunu, İncil’in genişliği ve darlığı kendi içinde bir araya getirdiğini söyler. Kanımca bu sözleriyle, eşyanın Asil Sebebi eşyayı özden üstün bir şekilde aştığı için konuşma veya idrak sahibi olmadığından, pek az sözle veya hiç konuşmadan çok şey anlattığını, hakikatinin yalınlığında, yalnızca hoş ile nahoş karşıtlığının tam ortasından geçerek ilahi yükselişin en yüce irtifalarının ötesine uzananlara, tüm ilahi aydınlanmayı, sesleri ve ilahi sözleri geride bırakıp Kutsal Metinlerde söylendiği gibi Her Şeyin Ötesinde Olanın hakikaten ikamet ettiği Karanlığa dalanlara bildirildiğini çok iyi anlamış olduğunu göstermektedir. Mübarek Musa’dan önce arınması, arındıktan sonra da arınmamış olanlardan kendini ayırması boşuna istenmez; tüm arınmalardan sonra çok sesli borazanları duyar, saf ve çok çeşitli huzmeler saçıldığını ışıkların yayıldığını görür; ardından, kalabalıklardan ayrı durarak seçilmiş rahiplerle birlikte İlahi Yükselişin zirvesine doğru ilerler. Ancak Tanrı’nın Zatı ile karşılaşmaz, yine de bakar; Zatına değil, ikamet ettiği mekâna bakar. Kanımca bunun anlamı şudur; bedenin gözleriyle veya zihinle algılanan en ilahi ve yüce şeyler, Zatı hepsini aşan O’nun maiyetinin sembolik lisanından ibarettir. Bunlar vasıtasıyla, O’nun anlaşılmaz mevcudiyeti, zihnin algıladığı Kutsal Mekanlarının yücelerinde yürürken temaşa edilir; ardından, bakılanlardan ve bakanlardan aniden ortaya çıkarak, hakikaten yolda olan kişiyi[4] Cehlin Karanlığına fırlatır; kişi burada idrakinin kavradıklarını tümden reddeder ve bütünüyle dokunulmaz ve görünmez olanla sarmalanır, tamamen Her Şeyin Ötesinde Olana ait olup O’ndan başka hiç kimseye (kendisine veya başkasına) ait değildir, en yüksek yetisinin birleştirdiği tüm akli melekelerinin hareketsiz sükutundan geçip bütünüyle Meçhule gelerek, bu sayede bilginin tamamını reddetmek suretiyle, idrakini aşan bir bilgiye, Meçhulün bilgisine sahip olur.


 

[1] İnisiyasyondan geçmemiş olanlar, ç.n. [2] Super-essential; özü aşan, özden üstün, ç.n. [3] İnisiyasyon, ç.n. [4] İnisiye, ç.n.

Commentaires


bottom of page